(Son Olması Dileğiyle) İlk MR Tecrübem

Geçen yılın ağustos ayından beri sağ omuzumda oluşan bir ağrım vardı. Birkaç hafta öncesine kadar, çok fazla sıkıntı yaratmadığı için öyle veya böyle geçinip gidiyorduk.Ancak, birkaç haftadan beridir sıkıntı biraz büyüdü ve tahammül sınırlarımı aştı. Bunun sonucunda da soluğu hastahanede aldım.

Doktora giderken en büyük korkum, MR istemesiydi. Korkum, MR’a girmekten değil aslında, nedendir bilmem, dar alan fobim var benim, ondan. Ve kısa bir muayeneden sonra, korktuğum başıma geldi, doktor MR istedi. Eyvah ki ne eyvah!

“Tamam,” dedim kendi kendime, “sıkıntı yok, girer çıkarım, ne olacak yani?” Ve buna benzer, kendi kendime teselli verci bir sürü ıvır zıvır laf söyledim, kendimi rahatlattım.

Güya rahatlatmışım! Kendime züğürt tesellisi verdiğimi MR cihazının içine sıkış tepiş girince anladım. Zira kendime söylediğim teselli edici lafların hepsini bir çırpıda unuttum.

MR cihazına girmeden önce görevli hemşireye ne kadar süreceğini sordum, “Beş-altı dakika.” dedi. “Şükür ki kısaymış,” dedim, gülümsemekle yetindi, cevap vermedi. Beni taşıyacak olan banta boylu boyunca uzandım. Bant çalıştı ve yavaş yavaş canavar beni yuttu!

Kilom biraz yerindedir benim, kelli felliceyimdir de söylemesi ayıp. Sığmakta zorlandım, kendimi içime doğru sıkıştırmaya çalıştım, kollarım kenarlara sürte sürte zor bir hal sığdım. Artık daracık bir tünelin içindeydim.

Canavar çalışmaya başladı. Bir şeylerin üzerimde gezinmeye başladığını çıkardığı seslerden anladım. Önce bir taş delme makinası çalıştı üzerimde, sonra bir makineli tüfek seri ateş etti, akabinde sirenler çaldı. İlk başta pek aldırış etmesem de, sesler azalacağı yerde çoğaldıkça hafakanlar basmaya başladı. Ne beş-altı dakikaymış ama! Bana sorarsan en az üç katı sürdü. Yalan olmasın, saatim yok kolumda ölçemedim ya, saydığım sayılardan bu sonuca vardım. Kaça kadar saydım, kaç defa döne döne saydım, farkında bile olmadım. Belki de yaşadığım sıkıntıdan dolayı bana öyle geldi, bilemiyorum.

Aslında canavarın içine girmeden önce şaşılacak kadar sakindim ki kendime hayret ettim. “Boşa kuruntu yapmışım, korkulacak hiçbir şey yokmuş,” diye mırıldandım bile hatta. Lâkin, aradan birkaç dakika geçince, nabzımın hızlanmaya başladığını hissettim. Bir şeyler oluyordu. Kalbim yavaş yavaş göğüs kafesimi dövmeye başladı. Ben kendi kendimi sakinleştirmeye çalıştıkça, durum daha da kötüleşiyordu. Aslında ben sakindim ama, kalbim tüm sukünetimi bozuyordu, biliyordum.Daha da kötüsü, tansiyon hastasıyım ve üstüne üstlük MR çekilirken çıkan o cazır cuzur, patır kütür ürkütücü sesler de tuz biber ekiyordu sinirlerimin bozulmasına.

Bir an aklıma geldi: Girişte tansiyon sorunum olup olmadığını sormaları gerek miyor muydu? Ya da zaten biliyor olmaları lazım değil miydi? Sonuçta her yıl düzenli olarak kontrollerimi yaptırdığım hastaneydi. Kimse sormadı. Biraz heyecan, biraz stresten olacak, ben de söylemedim, aklıma gelmedi. Neyse ki, durum iyice dayanılmaz bir hal almaya başlamış ve ben bayılacağımı hissederek yenilgiyi kabullenmiş güreşçiler gibi elimi yere vurmaya başlamışken, aniden sesler durdu. Bir anda altımdaki zeminle beraber canavarın içinden dışarı doğru kaymaya başladığımı hissettim. İşte o andaki rahatlama ve sevincimi hangi sözlerle tarif edebilirim bilemiyorum.

İş oradan çıkmakla bitseydi, iyiydi. İleri doğru kayıp ta beni yutan canavarın içinden çıkınca, hemşirenin yardımıyla doğrulup oturdum. “İyi misiniz?” sorusuna “Evet,” cevabını verdiğimi hayal meyal hatırlıyorum ama iyi değilmişim meğer. Ayağa kalkmamla birlikte tam yere kapaklanacakken beni tutup oturtmalarının az çok farkındaydım, ama gerisi yok.

Kendime geldiğimde söylediklerine göre canavarın içinde tansiyonum fırlamış, terlemişim ve yüzüm gözüm kıpkırmızı çıkmışım. Sonrası, ne kadar sürdü bilmiyorum ama, baygınlık. Yapılan müdaheleden ve kısa bir dinlenmeden sonra kendime gelir gibi olduğumda gördüm ki etrafımdaki görevlilerin sayısı artmış, benimle birlikte onlar da sıkıntı yaşamışlar.

Sonrasında bu durumu atlattım elbette, lâkin ciddi bir şekilde uzun sürdü. Tesellimse omuzumdaki durumun ameliyatsız çözümlenebileceğini öğrenmek oldu. Hayatımdaki ilk MR tecrübem, ilk ve son olması dileğimle sıkıntısız bir sonuca bağlanmış oldu.

Görevliler mi? Onların benden çok daha fazla sıkıntı çektiklerini gözlerinden okudum.

Sağlıkla, sağlıcakla kalın!

22.04.2016 Cuma, Ordu

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir