Dersimiz Türkçe. Cümle çalışması yapıyoruz. Aklıllı tahta açık. Cümleleri akıllı tahta üzerinden yazıyorum, onlar da tahtadan bakarak yazıyorlar. Bitiren masama gelerek bana gösteriyor.
Öğrencilerin biri gelip diğeri gidiyor, ben de yaptıkları çalışmaları inceliyorum. Bir ara, masamın önü kalabalıklaştı. Hepsine yetişmeye çalışırken bir gürültü koptu. Benim yönüm sınıfa dönüktü. Sinirlendim, bağırdım sertçe:
“Ne oluyor, ne bağırıyorsunuz?”
Tahtayı işaret ettiler her kafadan bir ses çıkarken. Meğerse elim, akıllı tahtaya veri girişi yapmak için kullandığım grafik tablete değimiş, cümleleri yazdığım pencerenin önüne başka bir pencere açılarak görmeleri gereken pencerenin önüne gelmiş, yazmaları gereken cümleleri göremiyorlarmış. “Haaa!” diyerek gereksiz yere açılan pencereyi kapattım.
Bu arada sınıfımızın neşesi, gülen yüzü ve kıvır kıvır saçlısı Kıvırcık’ın sesini duydum.
“Kızmadan önce bir bakıcan aaabiii!”
Kafamı salladım, içimden “Ben sana bu lafını yediririm biraz sonra,” diyerek gülümsedim.
Çok az sonra beklediğim fırsat ayağıma geldi. Kıvırcık, yazdığı cümleleri göstermek üzere masamın yanında dikiliyor, alnından sarkıp yüzünün önüne dökülen ve gözlerinin önünde kıvır kıvır dans eden uzun saç buklelerinin arasından olanca şirinliğiyle bana gülümsüyordu.
Yazdığı cümleleri inceledim. Yanlışları vardı. Lafı gediğine koyma fırsatını yakalamıştım, hiç kaçıramazdım.
“Öğretmene göstermeden önce bir kontrol edicen aaabiii!”
Tıpkı onun yaptığı gibi, edeceksin kelimesini edecen, ağabey kelimesini de uzatarak aaabiii şeklinde söylemiştim. Yüzünün kızardığını gördüm, ki genelde öyle olur, yüzü çok kolay kızarırdı.
Defterini eline aldı, altını çizdğim hatalarını inceleyerek yerine gitti. Arkadaşına söylediklerine kahkaha atmamak elde değildi, sınıfça öyle yaptık:
“Adam haklı lan!”
Devamı da geldi:
“Bu arada, çok pis de laf soktu, söyliiim.”
02.05.2025, Cuma
Gülyalı Merkez İlkokulu
2/A Sınıf