Üçüncü dersin bitiminde Tevfik’in dedesi geldi. Tevfik “Aaaa, Tevfik dedem gelmiş,” diyerek dedesine doğru koşunca bir şaşkınlık yaşadım önce. Sonra öğrendim ki, meğerse Tevfik, dedesinin adını taşıyormuş.
Dede Tevfik, torun Tevfik’i berbere götürmek istiyordu. Son günlerde saçlarındaki kabartıyı ben de farkediyordum, “Olur,” dedim.
“Matematik dersimiz var şimdi ama, onikide zil çalacak, o zaman gel al.”
Dede Tevfik düşündü biraz, kafasını olmaz dercesine hafifçe arkaya doğru salladı:
“Ben en iyisi saat birde alayım o halde.”
Dede Tevfik’in aklından ne geçiyordu bilmiyordum, ama üsteledim:
“Farketmez ama onikide alabilirsin.”
Dede Tevfik hınzırca bir gülümsemeyle yüzüme baktı:
“Yok hocam birde alayım ben, gayri meşru işlere falan dalarım şimdi beklerken.”
Anlamamşıtım, arka arkaya sorularımı sıraladım:
“Gayrı meşru işler mi? Ne o işler? Ne işler çeviriyorsun sen Tevfik Dede?”
Dede Tevfik ağzını çarpıtarak, aynı hınzırca gülümsemeyle açıkladı:
“Şimdi kahveye giderim, oyuna moyuna dalar unuturum hocam ben neme lazım.”
Cevap vermemi beklemedi, döndü, kahvehanenin yolunu tuttu. Ben de arkasından kahkaha atarak bakakaldım.
04.03.2024, Perşembe
Gülyalı Merkez İlkokulu
1/A Sınıfı